7 Mayıs 2012 Pazartesi

Haydi Sen de Gel Katıl Bize !


Geçen sezonun ikinci yarısıyla başlayan Fenerbahçeli Bloggerlar buluşmalarının sizin bildiğiniz adıyla FBloggers haline gelişi, 15 Mayıs 2011 günü çok özel anılarla dolu Lefter ziyaretiyle olmuştu. O günden beri de şahsi kaygılarımız olmaksızın Fenerbahçemizin olduğu her yerde grup olarak yer almaya çalıştık. Kah Kalamış Parkı'nı Fenerbahçe marşlarıyla şenlendirdik, kah Cadde'de şampiyonluk kutladık. Hepimizin içini burkan şu süreçte haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı takımımızın sahada akıttığı alın terine sahip çıkmak için Topuk Yaylası'nda, Bağdat Caddesi'nde Çağlayan'daydık. 

İşte bizi bir araya getiren o güzel gün anısına Lefter'i ziyaretimizin birinci yılında 12 Mayıs 2012 cumartesi günü şampiyonluk maçımız öncesinde yine Büyükada'da olacağız. Camiamızın sembol ismi Lefter Küçükandonyadis'i mezarı başında ziyaret edip kendisine geçen yıl verdiğimiz şampiyonluk sözünü bu yıl için yineleyeceğiz. 

Bu özel buluşmanın ardından da bir maç öncesi klasiği olarak Nazlı'daki yerimizi alacak; içerek, eğlenerek, marşlarla şampiyonluk maçımızı bekleyeceğiz. 
Haydi siz de gelin, katılın ve şampiyonluk şarkımıza ortak olun.

Buluşma Yeri: Bostancı Motor İskelesi
Buluşma Saati: 09.15
Not: Katılmayı düşünen arkadaşlar yorum bölümüne belirtebilirler.
Motor saatlerinin seyrek olmasından dolayı gecikme yaşanmaması rica olunur.


3 Nisan 2012 Salı

Gereğini Yapın Sayın Özdemir !

3 Temmuz günü başlayan malum süreç boyunca ilk günden bu yana Fenerbahçe taraftarının büyük çoğunluğu gibi biz 'FBloggers" olarak da her şartta kulübümüzün yanında durduk. Kulübümüze yönelik yürütülen linç kampanyasına karşı durduk. Haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı   takımımızın sahada akıttığı alın terine sahip çıkmak için Topuk Yaylası'na, Bağdat Caddesi'ne, Taksim'e koştuk. Moda'yı fenerlerle ışıldattık; Uzunçayır'da, Çağlayan'da biber gazı yedik. Kulübümüze maddi destek sağlamak uğruna Fenerbahçe Kart'a, Feneriumlara koştuk. 


Oldukça sıkıntılı geçen bu dönemde Fenerbahçe taraftarı gibi eğilip bükülmeyen dimdik duran gerek sanık konumunda tutuklu yöneticilerimiz ve soruşturma dışındaki yöneticilerimiz bizlere umut aşıladı. Lakin bu duruşa uyum sağlayamayan Başkanvekilimiz Nihat Özdemir'in de kamuoyuna yansıyan son açıklamalarının ardından sessiz kalamayacağız. 

  • Sayın Başkanvekilimiz, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi istediği siyasi oluşuma yakın olmakta özgür elbet. Ancak bir şahsa siyasi görüşü maddi veya manevi anlamda bir katkı sağlamaktaysa dahi, bu görüş kişinin yönetmekte olduğu tüzel kişiliğin karar ve yönelimlerinde etkili olmamalıdır. Bu durumun Sayın Başkanvekilimizin kulübümüz adına aldığı karar ile yönelimlere de etki etmesi gerektiğini kendisine hatırlatmak isteriz.


  • Sayın Başkanvekilimizin medyayla doğru ilişkiler kurması kadar doğal bir şey söz konusu olamaz elbet. Ancak kulübümüzün süreçte uğradığı linç ve karalama kampanyası boyunca en başta gelen kuruluşlardan olan, başkanımızın en mahrem anı olan gözaltı fotoğrafını hukuksuzca gazetesine basan Habertürk Gazetesi taraftarımızca boykot edilirken Nihat Bey'in Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'ya teşekkür etmesini kabullenemiyoruz.


  • Sayın Başkanvekilimizin maddi projeler üretme çabası, isteğimiz dahilinde olmasa da endüstriyel futbolun bir gerekliliğidir. Ancak, Fenerbahçe takımının yargısız infazla şampiyonlar ligi hakkı gasp edimişken, Süper Ligde oynamaya devam edişinin ilk etaptaki yegane gerekçesi futbol ekonomisi ve yayıncı kuruluşken ve taraftarımız bu şark kurnazlığı karşısında yayıncı kuruluşu boykot edip aboneliklerini iptal ediyorken sayın başkanvekilimizin kulübü adına ürettiği ekonomik çözümün "decoder alın" çizgisinde olmasını kabullenemiyoruz.

  • Sayın Başkanvekilimiz, Trabzon'da emniyet mensuplarının takımımıza yönelik tavrından hoşnut olup teşekkür edebilir kendince. Ancak teşekküre layık bulunan emniyet mensuplarınca stadyum girişinde aranan taraftarların tribünden attığı maddeler hatta bıçak ile kalecimiz Volkan Demirel'in hayatına kast edilmiş olduğunu hatırlatırız. Ayrıca, Uzunçayır'da taraftarımızın kadın, erkek, çocuk tanınmaksızın uyarılmaksızın maruz kaldığı muamele; Çağlayan'da 30 Mart ve 25 Şubatta karşılaştığımız orantısız güç, Sabiha Gökçen Havaalanı'nda "Avrupa Şampiyonu" takımımızı karşılayan taraftarımıza yönelik manasız müdahale sonrasında da tıpkı bugünkü "Teşekkürlerimizle" yazısı gibi "Kınıyoruz" başlıklı bir yazıda da  sayın başkanvekilimizin imzasını görmeyi beklerdik. 

Fenerbahçe, 3 Temmuzdan bu yana taraftarıyla, sporcusuyla, camiasıyla, yöneticisiyle adeta bir kurtuluş savaşı veriyor. Bu kurtuluş savaşının daha ilk günlerinde gemisini terk edip daha sonra "kıramadığı büyüklerinin telkini" ile geri dönenlerin bu mücadeleyi anlayamadığını üzülerek örnekleriyle görüyoruz. Biz Fenerbahçeli Blog Yazarları olarak düzene biat etmek yerine başkaldırmayı seçen camiamızın aksine hareket edenlerin ya camiamızın direnişinin farkına varıp uyum sağlamalarını ya da sürecin zor günlerinde yapıp daha sonra vazgeçtikleri gibi camiayı terk etmelerini bekliyoruz.


Saygılarımızla, 
FBloggers

25 Şubat 2012 Cumartesi

Namağlup Final 8


Montpellier'i deplasmanda da 80-72 yenerek turu geçen taraf oldu Fenerbahçe.Fenerbahçe Kadın Basketbol takımına bu sene tüm Avrupa gıpta ederek bakıyor dersek yalan olmaz sanırım. 14 maçta 14 galibiyetle Final 8 turuna gelmeyi başardılar.

Aslında maçın tamamını izleyemedik çünkü bir yandan Çağlayan'daki hassas konu yüzünden FB TV ekranı ikiye bölmek zorunda kaldı. Onlara da ayrı bir tebrik gönderiyorum buradan inanılmaz bir yayıncılık yaptıkları için. Sadece Ömer Koçşan'ın taraflı anlatımından rahatsızlık!!! duyduğumu bildireyim, bu kadar taraflı!!! anlatım görmedim yani ben. Her sayıda seviniyordu sanki kanalı sadece Fenerbahçeliler izliyor yahu :). Fenerbahçe için klasik geçen bir maç diyebiliriz. Kafa kafaya girilen 3. Çeyrek başlar başlamaz vitesi 5 6 dakika yükselten Fenerbahçe ihtiyacı olan farkı yakalayıp sonrasında onu korumasını bilerek turu geçmeyi başardı. Fenerbahçe için sevindirici olan Birsel ve Esmeral'in sıfır sayı ile mücadele ettiği maçı kazanmasıydı. Penny 27 sayı Angel 15 sayı atarken Nevlin'in 10 sayısı şüphesiz çok kilit rol oynadı. Ayrıca bu sezonki gözde oyuncum Tamane yine 12 sayı 6 ribaund ile oynadı. Montpellier Fenerbahçe ile kıyaslanamayacak kadar zayıf bir takım zaten, o yüzden 2-0 ile turu geçmek sürpriz değil.

Asıl sürprizi ise Beretta Familia Schio yaptı ilk maçı deplasmanda kazanan İtalyan ekibi kendi evinde uzatmaya giden maçta Perfumerias Avenida'yı elemeyi başardı. Böylece şu anki gidişata göre Fenerbahçe ve Galatasaray ile aynı grupta yer almayı garantiledi. Bir diğer sonucunu beklediğim mücadele Rivas - Bourges mücadelesi ki bu mücadele temsilcilerimizin grubunu doğrudan ilgilendiriyor. Eğer Bourges elerse Grup Fenerbahçe Galatasaray Spartak Bourges şeklinde oluyor. Bir diğer olasılık ise Nadezhda'nın Spartak'ı elemesi böyle olursa da Nadezhda Rivas,Fenerbahçe ve Galatasaray'ın yanına geliyor. Hem Bourges hem hem Nadezhda elerse çok şenlikli bir durum ortaya çıkıyor. bu sefer grup Fenerbahçe Galatasaray UMMC Bourges şeklinde oluyor. Bekleyip göreceğiz neler olacağını.

Bu yazı 25.02.2012 tarihinde Spor Delileri'nde yayınlanmıştır.

17 Şubat 2012 Cuma

Yolum Seninle..


Kışın karası geldi memlekete bu sene.. Zaten bizim yazımız erkenden, Temmuz'un başında nihayete ermişti geçtiğimiz yıl, kış bize uzadıkça uzadı..

En karanlık gecelerin sabahına, gecenin en karanlık yerinin bir adım sonrasının ışığına inanırız biz. Kadın erkek, yaşlı genç inanırız. Bahar yakın...

Fenerbahçe ailesinin kadınları üzerine düşen görevi ikinci defa ifa edecek. Şimdilik ikinci turun ilk etabı tamam, biletlerin tamamına yakını tükendi. Bu defa ilkine oranla her şey daha sistemliydi, şükür.

Tek yumruk olmayı bir refleks olarak görmeyen, tek yumruk olmayı bir varoluş biçimi olarak algılayan Fenerbahçe taraftarının on binleri yine Kadıköy'de, kaldırımda, tribünde olacak Cumartesi günü..

Tek dileğim, karın kışın zorlukları çıkmasın önünüze. Nelere göğüs gerdik aylardır, ne riyakarlıklara, sahtekarlıklara karşı durduk.. Zamanı, mevsimi belli soğuklara mı direnemeyeceğiz!

Biletini alan herkes Cumartesi günü sahadaki çocukları yalnız bırakmasın.
Asıl soğuk o zaman gösteriyor kendini..

Ne diyor Moğollar "YolumSeninle"de: İster bahar, ister ayaz, yolum seninle. Duysun dünya, karşı dursun, düşsün peşime...

Fotoğraf: Tuba Kılıç - Twitter: @himhili
Not: Yazı ayrıca cezasahasinindisi.blogspot.com'da da yayınlanmıştır. 

13 Şubat 2012 Pazartesi

"Adalet" Zamanı !

3 Temmuz sabahı neredeyse sekiz aydır boğazımızdan ayrılmayan bir yumru. Koskocaman Fenerbahçe ailesinin bireyleri olarak o günden beri tam 225 gündür bir yanımız eksik, bir yanımız tutsak. Biz Fenerbahçeliler için olduğundan çok daha uzun hissedilen bu sürenin ilk günündeki tavrımızla bugünkü tavrımız arasında bir değişiklik söz konusu değil. Biz gerek şüpheliler gerek de onlar nezdinde kulübümüz hakkında yöneltilen suçlamaların ispat edilmesi halinde adli hukuk ve spor hukukunun gerekliliklerinin sonuna kadar uygulanmasından yanayız. Lakin bu hukuki gerekliliğin yerine getirilmesi için öncelikli olan elbette evrensel hukukun bir gereği olan savunma hakkıdır. Savunma hakkının kullanılmaya başlanılacağı mahkeme süreci öncesinde de biz "FBloggers" oluşumu olarak mevcut duruma ilişkin birkaç kelam etmek isteriz.


Maalesef operasyonun başlangıcı olan 3 Temmuz tarihinden bugüne  medya, yargı ve siyaset üzerinden yürütülen bir manipülasyonla karşı karşıya kaldık. Fenerbahçemiz; taraftarıyla, yönetimiyle, sporcularıyla büyük bir linç kampanyasının ana teması haline getirildi. Her fırsatta gerek biz taraftarlar gerekse yönetimimiz tarafından yapılan adalet vurgusu, söz konusu çevrelerce samimiyetsiz bulunarak bu saldırılara devam edildi. Sürecin sonuçlarını ilgilendiren her türlü değişikliğin veya değişiklik çabasının Fenerbahçe'yi kurtarmak adına yapıldığı iddiası ile yıllardır biriktirdikleri hınç ve nefretle ağızlarından salyalar akıtmalarını izledik. Ergenekon, Balyoz, Odatv gibi mevcut dönemin kitlesel operasyonlarında yargıyı "bağımsızlıktan uzak" olarak tanımlayan kitlelerin söz konusu Fenerbahçe ve şike soruşturması haline geldiğinde adalet dağıtan "yüce" bir oluşum olarak görmelerini hayretle izledik. "Şike olmuş", "Fener düşsün", "Aziz yapmıştır" en ciddi argümanlarıyken; adalet, hak, hukuk, masumiyet karinesi onların duymak istemedikleri kavramlardı. 


Biz "FBloggers" oluşumu olarak Fenerbahçemizin geçen seneki şampiyonluğunun tamamen hocamız ve futbolcularımızın emeği ve alın teri ile kazanıldığına sonuna kadar inanıyoruz. Sahadaki mücadeleden, Alex'in hırsından, Guiza'nın gözyaşlarından, Stoch'un o içten çabasından, Gökhan'ın arzusundan, Aykut Kocaman'ın emeğinden zerre kuşkumuz yok. Adil bir yargılama neticesinde Fenerbahçemizin ve yöneticilerimizin bu süreçten aklanacağı beklentisi ve umudunu taşıyoruz. Bu umutla başkanımız ve diğer yöneticilerimizin savunmalarını merakla bekliyoruz. Dileğimiz bu savunmalar neticesinde yöneticilerimizin de, Fenerbahçemizin de alnının akı ile bu süreçten çıkmasıdır. 


Artık manipülasyonu, linci, karalamayı yürüten ve yönetenlerin değil; bu muameleye maruz kalanların konuşma zamanı. Artık adalet zamanı!


10 Şubat 2012 Cuma

Adına "ceza" dedikleri bir buluşma bizimki...


Bazen insan maruz kaldıklarına teşekkür edebilmeli, çünkü bazen gerçekten onlardır tarih yazmanın sebebi..

Geçtiğimiz Eylül, bugüne dek karşı karşıya kaldığı en büyük zorluklara direnen Fenerbahçe'nin en destansı gösterilerinden birine sahne oldu. Diğer maç günlerinden başka bir enerji vardı ortalıkta, evet. Parfüm kokuları daha çiçeksiydi.. Yalnızca dildeki sözler ve gözlerdeki aşk aynı aşktı o gün..

Binlerce kadın, çocuk ve dahi eşleri, babaları, abileri, sevgilileri Kadıköy'ü adeta işgal etti. Şükrü Saraçoğlu'nu, ülke ve dünya basınını daha sonra.. Öyle ki bu işgale direnemeyenlerin süngüsü düştü daha ilk yüklenmede, her ne kadar gün boyu sürdü rseler de 90 dakika sürecek karşılaşmanın seyirci adedi sancısını.. Binlerce kadın ve çocuğun arma aşkına tanık oldular sonra hepsi. Kulakları sağı edecek çığlıkların yankısı her yerde çınladı, günlerce..

Adına "ceza" dedikleri bir buluşma bizimki.. Sadece kadın ve çocukların alındığı bir "seyircisiz" müsabaka.. İnsan sınıfından sayılmadığımızın en devlet elli tescili..
Yıpratıyor mu bu bizi, öfkelendirip yıldırıyor mu? Aksine. Kırbaçlıyor içimizdeki inancı, hem sahadaki çubukluya hem de bir gün er ya da geç bu memlekette gerçek adaletin tecelli edeceği, insanın "insan" görüleceğine duyduğumuz o inancı..

İşte gün, o aşkı yeniden çınlatma günü..
Kapın annenizi, kız kardeşinizi, oğlunuzu düşün Sivasspor karşısında ter dökecek Fenerbahçe'nin yoluna.. Sesiniz, nefesiniz, direnciniz can olsun, yine yeniden, nasıl ki sonsuza dek öyle olacaksa..

Adınız "ceza" olacakmış, olsun. Çığlığınız kulak tırmalayacakmış, varsın tırmalasın.  Seyircisiz diye anacaklarmış o maçı, varsın, ansınlar. Siz yeter ki inanın. Şükrü Saraçoğlu'na gelin. Elimizde kalan yegane aşkın, sonsuza dek bizimle olduğunu göstermek için.. 

Kendime not: FBloggers'ın "resmi" tek temsilcisi olacağım orada ben de..
"Bizim çocuklar"ın kaldırımda olduğunu bilerek, onların varlığını da Okul Açık'ta hissederek.

Ceza Sahasının Dışı'nda yayınlanmıştır. 

8 Şubat 2012 Çarşamba

Kadınlar'da Sezonun En Önemli Maçı



Euroleague'de yoluna dolu dizgin devam eden Fenerbahçe ile sakatlıklardan başını kaldıramayan Galatasaray Medical Park bu akşam İpekçi'de kozlarını paylaşıyor. 


Öncelikle Fenerbahçe'nin Mersin BŞB'ye yenilmesi Fenerbahçe'nin tüm planlarını alt üst etti. Zira Fenerbahçe'nin 14 sayılık ve bir galibiyetlik avantajı vardı GS'ye karşı. Yani İpekçi'de 13 sayı ile maç kaybetme lüksü olarak çıkacaktı maça yenilmeselerdi. Şimdi ise maçı 1 sayı ile kaybetse dahi çok büyük ihtimalle final serisindeki saha avantajını kaybetmiş olacaklar. Çok etkiler mi derseniz etkilemez derim, sonuçta geçmiş yıllarda ki final serilerinden ortada her şey ama gene de avantaj avantajdır. 


Takımlara kısa kısa bakalım istedim. Fenerbahçe Cappie Pondexter takviyesi ile lige biraz daha asılacak gibi duruyor. Bu takviye benim için iki ucu keskin bıçak gibi. Fenerbahçe'de ciddi bir kolej takımı havası mevcut, Cappie ile Angel ve Penny arasında çıkabilecek olası saha içi güç savaşı endişesi yok desem yalan olur. Ancak bu noktada coach Dikeoulakos'un disiplinden taviz vermeyeceğini düşünüyorum, sezon başından bu yana yapı olarak bunu gösterdi. Fenerbahçe için en büyük ikilem bu sezon geçmiş sezonlara göre biraz daha formsuz gözüken Nevriye'nin yanına Matovic ile birlikte Tamane'yi mi koyacağı yoksa, kısa rotasyonu neredeyse sadece Taurasi ve Prince'e kalmış Galatasaray'ı Cappie'yi de alarak kısa rotasyonunda mı bitireceği ikilemi. Ben açıkçası her ne kadar Fowles ve Charles ikilisini tehlikeli bulsam da, sonuçta ellerine top geldiği kadar oynayacaklarına inanıyorum. Ayrıca Fenerbahçe için bir diğer tehlike de Melissa Can'ın verebileceği sürpriz katkı. Hoca'nın işine karışmak haddimiz değil ama ben hoca olsam pota altını riske edip şutör kısalarımla bitirirdim Galatasaray'ı.


Gelelim Galatasaray'a. En büyük silahları seyirci olacak bu maçta. Daha sonra da Taurasi. Fowles ve Charles'tan çok şey bekliyorlar ancak eğer yukarıda anlattığım şekilde bir Fenerbahçe sahaya çıkıp Prince Taurasi Işıl ve diğer kısalara baskı yaparsa savunma da Fowles ve Charles sadece ve sadece ribaundlar sonrasında edecekleri hücuma bakmak zorunda kalabilirler. Bu noktada her iki oyuncunun yapacağı en akıllı hareket Fenerbahçe uzunlarını faul problemine sokmaya çalışmak olacaktır. Kısa rotasyonun da Gülşah ve Alba sezonu kapadı, Şaziye yok. Tüm olay Taurasi Prince ve Işıl'ın üstüne kaldı. Kenardan gelecek Ayşe Cora ve Melissa Can'ın vereceği katkı ise soru işareti durumunda. Fenerbahçe kısa ağırlıklı bir beş ile sahada olduğu sırada Galatasaray alan savunması deneyecektir. Son Mersin BŞB maçında bu savunmaya zorlanan Fenerbahçe gene zorlanabilir. Ancak bunun bir riski de var , Penny Birsel Cappie gibi dış şutu yüksek oyuncular her zaman istikrarlı kaçırmazlar. Ayrıca Angel gibi delici penetreler yapabilen bir silah var Fenerbahçe'nin elinde ve alana savunmasını bozabilirler. tabi bu saydigim isimleri bire bir savunmakta çok zor. Ceyhun Yıldızoğlu için zor seçimlerin maçı olacak sakatlıklar cidden elini çok zayıflatıyor hocanın. 


Sonuç itibariyle hakemlerin ve taraftarın sonuca doğrudan etki edebileceği bir maç bekliyorum. Fenerbahçe'nin Avenida ve Mersin maçlarında adeta dayak yediğini düşünürsek o sertliğe cevap verebilecek noktaya geldiklerini düşünüyorum. Galatasaray'ın pota altı hariç o sertliği savunmada yakalaması zor gözüküyor. Benim tahminim ev sahibi avantajı ile Galatasaray'ın bir adım önde olduğu ama çok kırılgan bir yapısının olduğunu düşünüyorum. İşler biraz ters giderse olası faul problemi vs olursa Galatasaray için sonu hayal ettiklerinden çok farklı bir şekilde gelişebilecek maç olarak görüyorum. 


Bu yazı 08.02.2012 tarihinde Spor Delileri'nde yayınlanmıştır.